6 Kas 2007

Küreselleşme

Küreselleşme-Globalleşme; herkezin kıyısının bulunduğu bir okyanustur. Bu okyanusta karşılıklı ticaret cok rahat ve bilgi akışı hızlıdır. Fikriyatın bizce asıl amacı : Bir olma, dünya vatandaşı olma gayesidir.

Globalleşme sayesinde, bugün, "Bilgi çağı"nı yaşıyoruz. Az bir çaba ile amatör uzmanlaşmalar sahibi oluyoruz. Dünya'nın herhangi bir yerinde ki duygu veya düşünceyi kolayca milyonlarla, milyarlarla paylaşıyoruz. İthal bir ürüne, daha ucuza ve daha çabuk ulaşabiliyoruz. İnsanlık yararı araştırmalara çok daha fazla kaynak aktarabiliyoruz.

Küreselleşmenin, kendi iç dünyamızda ve çevremizdeki etkilerine her an tanık oluyoruz. Bunun nedeni bu küresel okyanusta her dalgalanmanın, her kıyıya -zaman farkı olsa dahi- rahatlıkla ulaşmasındandır. Ancak her dalga ulaştığı kıyılarda, birbirine nazaran farklı etkiler yapabilir. Bazen bu okyanusta şiddetli depremler yaşanır ve kıyılar da tutsunamilerle dövülür. İşte bu anlarda her kıyı az yada çok birşeyler yitirir. Bu gibi yıkımların zararlarını hafifletmek için ön yargı dalga kıranları oluşturmak yarardan çok zarar verir çünkü bu şekilde kıyınızı sınırlamış olursunuz. Ne yazık ki tutsunami korkusundan dolayı insanları çoğu; ön yargı, şüphe, dinamik ahlak, karamsarlık, duyarsızlık, ilgisizlik... gibi setlerle kıyılarını bir iç gölet haline getirmişler bu yolla kıyılarına giriş-çıkışları oldukça sınırlamışlar ancak asla kontrol altına alamamışlardır.. Bir diğer korunma yöntemi alıcıdan çok verici olmaktır. Bu yöntemle, gelen bilgi filtrelenir, kataloglanır, (genellikle yorumlanır) ve yayımlanır. Bu yöntem aslen globalleşmenin işleyişinde ki amiral gemisidir. yani bu yöntemi kullanan herkez globalleşme sistemine dahil olur. Bir diğer yöntem sörfçülüktür. Aslında bu tam anlamı ile bir yöntem değildir çünkü ilgili ancak alakalı olmayan kişilerin, yaşam tarzları ile alakalı bir getiridir. Bu kişiler umursamazlıkları ile her dalgayı bir eğlence aracı haline getirebilirler. İç dünyalarında ki bazı soyut yoksunlukları sayesinde ve somut olarak genellikle imkan ve olanaklarının korumasında, kıyılarında global tutsunamilerden etkilenecek değerlerden çoğunlukla muhaftırlar. Bu kişiler gençliğin nirvanası gibidir. Bu nedenledir ki ilgisizlik bentleri daha güçlü ve yaygındır.. Bu yöntemin gençlikte uygulanması gayet tabii ve faydalıdır. Gençlikteki kücük yıkımlar, ileriki yaşlarda çok daha derin etkiler gösterebilir. Gençlerimizin yıkıcı küresel dalgalardan korunması ve bu akımlara karşı bilinçlendirilmeleri bir insanlık sorumluluğudur.. Ancak bir başka sorumlulukta; gelicekteki sarsıcı her olaydan en az hasarla veya her yıkımdan çok hızlı ve güçlü bir toparlanma ile çıkması için alt yapının hazırlanmasıdır.. Bu alt yapıyı bir binanın temellerine benzetirsek en az bir kaç direğe gereksinim wardır. Bence bu direkler asgari olarak; Mensubu bulunduğu milletin benimsediği ahlaki değerler, herhangi bir meslek için gerekli ve yeter uzmanlık bilgisi, yakın tarih bilgisi, anlayış-hoşgörü ve geleceğe yönelik umutlu ve mantıklı küçük bir idealizm. işte bu asgari temelle inancım o dur ki her genç, geleceğinde ailesine, milletine faideli. Yeterli bir iş sahibi, Çağında yaşanılan olaylara karşı dikkatli, Empati kurabilen ve en zor anlarda dahi geleceğe karşı umutlu olabilecektir.. Bu aslen Global okyanusta küçük sosyal göletler-topluluklar oluşturma çabasıdır çünkü bu okyanus hayatımıza girmeden önce insanlar böylesi göllerde ve iç denizlerde sosyal oluyorlardı. Buna milliyetçilik, hemşericilik veya aile bağları denebilir.. Ben şahsen buna ahlak bağları, değer bağları gibi yakıştırmaları daha uygun görüyorum. Amacım Globalleşmenin yan etkilerini ve inançla benimsediğimiz küreselleşmenin kötü amaçlara hizmet ettiği zamanlarda hedeflenen insanların daha az zarar görmesini umabileceğim fikirlerimi beyan etmektir..

28.11.2006 da GunOsys'te yayınlandı

Hiç yorum yok: