10 Ara 2008

Wind of change

"Değişmeyen tek şey değişimdir."
Bu söz, oldum olası pek içime sinmez. Herakleitos'a ve karizmasına sözüm yok ama ne biliim değişmeyi sevmiyorum belkide. Yine de değişiyorsak eğer. Nasıl değişmeli? Öyle farkında olmadan değişmek kolay değil benim için. Bu şekilde bir değişim ancak varlığıma ve zekama hakaret olurdu. Bilgi ve becerilerim insan olmak adına kullandığım silahlarım iken; hayvanca, rasgele yaşamak, türüme hakarettir. Tüm saygın ilimler belirli metodlar ile yüksek olasılıklı öngörülerde bulunurken, üç bin yıllık birikimlerimizi hiçe saymak, saçma. Nitekim bilmediğim herşey beni korkutur ve değişim bilinmez sonuçların umutlu olasılıklar ile beklentiye dönüşmesi olucaksa: Benim için, kabul edilemez. Peki ama nasıl değişmeli?

Gittiğim hiç bir yer, hiç kimse, hiç bir şey benim değil gibi hissediyorum. Bu hiçlik, kış buhranından çok daha ağır. Çevremde ki herşey aynı olsada ben değişiğim gibi ancak değişmiş değilim. Sadece değişmeliyim. Bunu öylesine yoğun hissediyorum ki her anımda kaybolmuşum sanıyorum. Sanki herşeye yabancılaşmışım.

Değişmeliyim ve birçok şeyi de değiştirmeliyim. İstesemde, istemesem de.

3 Ara 2008

Nasil?

Cok yanlizim...
Hep, herkez gibi yanlizdim ancak yanlizligima kaygisizdim. Sonucta her insan, utanclarinda, ketum; hayallerinde, umutlu; kaybettiklerinde, huzunlu; yasadigini hissettigi anlarda mutlu olsada, duygularini paylasmakta, ozurlu. Simdi, batar misali rahatsiz edici bu yalnizligimi anlatmak istesemde, elimde degil.

Ask suclu. Asik degilim ya ondan olsa gerek. Cunku asik oldugum zamanlarda kendimi cok... hissediyordum. Asik oldugum zamanlar da duygularimi anlatmama da gerek yoktu beni taniyan, bana bakan herkez dogru tahmin ederdi neler hissettigimi. Belki de artik aska inanmadigimdan, zor geliyor bu anlasilmazligim.

Aska inanmayanlardan olmak istemedim hic ancak gel gor ki onlardan oldum ciktim. Simdi hem yanlizim hem de caresiz.
Bu bilmedigim-sevmedigim sularda bogulmadan nasil yuzebilirim???

16 Kas 2008

AŞK aranıyor



Acilen!!
Aşık olmam lazım...

7 Eyl 2008

Mod Şarkım

Bu aralar yani askerde olduğum sürece arada keyfimi yerine getirmek için dinlediğim ve bağıra bağıra(eşek gibi anıra anıra) eşlik ettiğim mod şarkımı paylaşıyım buradan.. Bu şarkı bağırarak eşlik edildiğinde mükemmel sonuçlar veriyor inanmayan denesin=)


asabiyim ben (mfo)

3 Eyl 2008

=)

Zafer

Bir kadin bana ettiklerinden sonra bana yaptiklarinin aynisi ile yuzlesti. Benim rolumu basari ile ustlendi oscar lik olmasa da ii bir oyunculuk cikardi. Ancak ben onun kadar asagilik olmayi asla beceremeyecek kadar kotu bir oyuncuyum iste..


Yine de intikamin soguk serbeti Zevkli

24 Ağu 2008

Tatil Sonu


22 Agustos Cuma günü ; "Jale Anne" dediğimiz, Türkiye'de ki zor okul yıllarımızda, yemeyip bizi yediren, kötü huylu kızların oyunlarından bizi koruyan, iyi kızlarla zorla aramızı yapan biricik arkadaşımız Jale sonunda muradına erdi ve aşkına layık damadımız Kemal'le, Dünya evine girdi. Bizde düğününde tüm kurtlarımızı döktük=) Kenan ve Senem'in ardından böyle bir kayıp vermemiz tüm arkadaş çevresinde "Bi daha ki evlenecek kurban kim?" endişesine neden olsada ben rahatım. En az beş(5) yılım war daha evlenmek için, henüz gözüm açılmış zati=)

Beş günlük tatilimin sonuna geldim. Bu gece 21:45 itibari ile Serres e, kışlama haraket ediorum ve açıkçası tatil uzun oldukça ayrılması da zor oluyor. "Vatan borcu, napalım" sömürüsü yapmıcam ancak gerçektende öpüle öpüle gidicem.

Herkez sağlıcakla kalsın, gelince teftiş edicem=) Bi kaç tatil fotomu da ekliim blog şenlensin=P

22 Ağu 2008

Yersiz Yurtsuz



Ben Burada Doğdum
Ama
Ne Buralı Olabildim,
Ne de
Orada Doğdum...



Oyun-cu-lar

Yine bi genelleme yapasım geldi. Uzun zamandır yazmayınca ve bugün işte uzun bi e-mail taslağını hazırlamama rağmen eve geldiğimde mail yazma gereğinin son bulduğunu gördüğüme göre; bari bi post yazam garii...
Daha önce söyledim mi bilmem; Ben, her insanın, Tanrının bizat yazıp-yönettiği tarih piesinde birer oyuncu olduğuna inanırım. Replikler bile önceden hazırdır ancak bazen belki biraz özgüvenden, belki sadece cahillikten herbirimiz doğaçlamalar yaparız. Küçük ayrıntıları ile birbilerinden farklı küçük doğaçlamalar. Basit oyuncular için mükemmel oyunlar. Diğer insanları tanımak adına, kendimizi korumak uğruna veya bir başkasını kandırmak umuduyla oynadığımız küçük oyunlardan bahsediyorum... Kimimiz tümden yalancı, bir kısmımız dürüstlükten umutlu ama çoğunluk alacalı ve değişken. Heralde değişken olmak daha korunaklı...

Bu kişisel oyunlar hiç olmasaydı halimiz belki içler acısı olurdu. Güven ve aşk gibi kelimeler anlamsız olurdu. Ancak oyunlar olmasa oyuncularda olmazdı ve yaşamlarımızın anlamı olmadan yaşayabilseydik eğer herhamgi bir görev bilinci olmadan sadece yaşasaydık işte bence daha mutlu olurduk.
Hepimiz kaygısız birer deli olurduk... Neyse Deliliğe Övgü'den bağlamiim olayı..




Çıkın oynayın. İşte Sahne sizin....

20 Ağu 2008

Adia=) Tatil

Yine evimdeyim yeniden=)
8 Agustos da, iyi kötü bir çok anı ve arkadaş edindiğim Nafplio'dan çıkıp; en az 5 ay kalacağım Serres şehrine nakil olmuş bulunuyorum... Artık Serezliim=) Hatta biraz da şakasına , Serez e iç güveysi bilem olmaya razıyım... Serez kuzey Yunanistan'da, Bulgaristan'a sınır, evime 2 saat uzaklıkta bir üniversite şehri. Sıcak insanı, alışık olduğum yemekleri ve Balkanların meterolojisi ile kendi şehrimi aratmayacak kadar güzel bir izlenim braktı bende.. Umarım yanılmam.

Dün itibari ile Balkan yeşili arasında 2 saatlik hoş bir tren yolculuğundan sonra, 5 günlük izne gelmiş bulunuyorum.. Askerde çarşı iznimiz olduğunda kısıtlı zamanın önemi nedeni ile nete girmekten kaçınıyorum. Ancak evde olduğuma göre bloğumu ve diğer net aktivitelerimi ihmal etmek olmaz=)

Sağlıcakla kalın...

Ha bu arada; farkına warmadan 301 günden aşağı saymaya başlamışım hemen bi şarkı ekliim=)

ΤΟ ΦΑΝΤΑΡΑΚΙ - NIVO -

Ax sorry aslen bu şarkı olmalıydı=)
DEN ANTEXO (301 KAI SHMERA) - GOIN THROUGH

5 Ağu 2008

Düğün

Kenan ile Senem'i evlendirdik=)

4 Ağu 2008

Ogün Hala Asker


Burada askerlik beklediğimden çok daha ii.. Kavala'dan öteye hiç geçememiş olan benim için, bi nevi tatil...
Mora yarım adasının küçük bir tatil kasabası olan Nafplio şehrinde teslim olduktan ve 1 buçuk aylık acemi eğitiminden sonra Bir başka tatil şehri ve meşhur Korintos bogazının komşusu olan Loutraki şehrine uzmanlık eğitimi için gittik ki tek yaptığımız eğitim; kayıkla, küçük bi gölde kürek çekmek oldu. Benim kaçırdığım bir kaç eğitimde de prefabrik köprü felan yaptılar... Bunun dışında bol bol denize girip, boş boş zaman öldürdüm=)

Sonra tekrar bi aylığına mayınlar üzerine eğitim almak için Nafplio ya döndük.. Şu ara hala oradayım.

Yunancayı ii bilmiyor olmam(Anlıyomda konuşamıyom cinsinden) büyük sorun olsada yarı ingilizce biraz türkçe gayet net anlaşıyorum=)

Şimdi, önümüzde ki hafta (bi aksilik olmazsa) Şehrime (yani İskeçe ye) 2.5 saat uzaklıkta ki Serez şehrine dağıtıma gelicem ve umarım daha sık izin alıp daha fazla yazma imkanı bulucam..



En kısa zamanda tekrar görüşmek dileği ile,
Sağlıcakla kalın


Nafplio
V


Bu sahil de Loutraki, resmin sonunda Korintos bogazının girişi war

12 May 2008

O... Şimdi Asker

GunOs
Şimdi Asker

Herkez sağlıcakla kalsın ilk izinde sayım yapıcam ona göre=)


11 May 2008

Geç gelen Bahar

1 Mayıs yazımı yazmayı unuttuğumu farkettiğimi bildirmem gerektiğini düşündüm =)
Şaka bi yana mutlu fotoğrafları esirgememek gerek geç olsada blogumuzda bir mayıs hatıralarımız kayıtlı olsun.




Bastırılmış mangal sever tatilci kimliğim war da:=)

7 May 2008

Sweeney Todd: The Demon Barber of Fleet Street.


Türkiye'de, 'Sweeney Todd: Fleet sokağının şeytan berberi' ismi ile vizyona giren bir Tim Burton filmi. Tim Burton söz konusu olunca, başrolde Jonny Depp olduğunu söylemek gereksiz sanırım...

Film büyük ölcüde bir müzikal, bu nedenle saygın yönetmenin bir başka denemesi olduğu anlaşılıyor. Romantik-müzikal olmasına rağmen, herhangi bir gerilim-korku filmini aratmayacak ölçüde şiddet içerdiğini; önemle belirtmek isterim..

Çok güzel bir karısı ve güzeller güzeli bebeği ile mutlu bir yaşam süren Benjamin Barker (Jonny Depp), Fleet sokağında saygın bir berberdir. Güzel karısını baştan çıkarmak isteyen bir yargıç, birgün Barker'ı haksız yere sürgüne yollar. Yıllar sonra Benjamin Barker, intikam ateşiyle dolu Sweeney Todd olarak, Fleet sokağına geri döner. İşte filmde bundan sonra başlar... Konu sıradan gözüksede müthiş bir oyunculuk ve yer yer komedi unsurlarıyla süslenmiş müzikal diyaloglarla seyri güzel bir film...Gothica mavisisinin hakim olduğu Londra sokaklarında yine gothicacı diyaloglarla devam eden film, sanatsal yönünü hemen eleveriyor.. Tim Burton'un diğer filmlerinin izlerini görmek mümkün. Belki de Burton geçmişe dönük bir envanter filmi yapmak istemiş olabilir. Sırf bu yönü ile dahi ele alınsa, Tim Burton hayranlarının, mutlaka izlemesi gereken bir eser olmuş..

Tim Burton veya Jonny Depp hayranı iseniz, gerilim, cannibalizm ilginizi çekiyorsa veya Gothicacı düşünce yapısına sahip bir pesimist iseniz veya sadece müzikal sever iseniz; izlemeniz gereken bir film olduğunu söylemek isterim.

2 May 2008

PC Sorun

Bilgisayarımda önemli bi sorun war... Dün geceden beri sinir halindeyim.. Tr deki pc mi taaa buralara kadar taşıyıp buradaki bilgisayardan sökülen parçalarla yeniden bir araya getirdim. ' bilgisayardan adam gibi bi pc çıkar umuduyla ancak şuan 2 sinden de kötü çalışıyo. Kendi kendine kapanıyo canı sıkıldığında felan.. Sinir sinir sinir oldum işte. Format attım update yaptım hala uğraşıyorum.

Bide tam zamanında. Kireççiler.org die bi site hazırlıyoruz köyümüz için. Tüm bilgiler bende ama bende pc bozuk.

uıfffff uf

30 Nis 2008

MiM Hayran-ı =)

Dilekss beni MiM lemiş ancak araya İstanbul seyahati, bizim köyün web sayfası girdi; bu post gecikti... Bir gönül borcu olarak geçte olsa bu postu yazıyorum..

Affola.

Ben, siyasi ve askeri liderlere hayran biriyim hatta bu nedenle yıllarca tarih bilgimi geliştirmeye çaba harcadım. Tabi benim gibi çok kötü bir hafızaya sahip bir insan için bu ulvi görev "sadece rügarı yakalamaya çalışmak" oldu=) Buna rağmen masalları hatırlamak gibi gereksiz bir özelliğim war, bende tüm tarih bilgimi masalsı bir biçimde aklımda zihnime yerleştirdim..

Kıssadan hisse; Sadece bu özelliğimle bile sizin bana hayran olmanız gerek=P

Bu kadar narsizim den sonra gelelim şu mim e=)

Hayran olduğum bir çok lider war.

İlk sırada tüm hayatı ile M. K. Atatürk . Eğer en çok hayran olduğun lider dense eminim Atatürk ekürisiz açık ara önde gider... Bir Türk olduğum için değil, Atatürk gerçekten inanılmaz-akıl almaz bir lider. Mesela tüm gücüne rağmen tiranlığı asla benimsememiş. Bazen sert çıkışları olsada her zaman demokrasinin koruyucusu ve uygulayıcısı olmuş. En basitinde ; kendi sofrasında dahi herzaman demokrat olmuş. İnanılmaz zeki. Çok yönlü düşünüp sabırla hareket etmiş. Tüm makamlara rağmen asla insanlığını, halktan biri olduğunu unutmamış. Dünyanın en kansız devrimini gerçekleştiren ve tüm milleti yep yeni bir millet haline getirecek kadar köklü degiştiren başka bir lider yoktur..

İkinci sırada aklıma ilk gelen ve saygı duyduğum bir lider olan Mohandas Karamçand Gandi
namı diğer Mahatma Gandi. Ben bu lideri, Hz İsa nın dinini en iyi şekilde uygulayan tek insan olarak görüyorum. Satyagraha (şiddet içermeyen kararlı direnişle dava gütmektir) felsefesinin öncüsüdür kendisi.. Hz İsa da "size bir tokat atana, öbür yanağınızı dönün" sözü ile bunu ima etmiştir. Romalıların, böyle bir direnişle israil topraklarından çıkacağını öngörmüştür. Tabi ciddiye alınmadığı hepimizce malum. **Bu ara dip not olarak Ben Müslümanım elhamdülillah ancak teoloji ile zevkle ilgiliyim.*** Gandi müthiş bi insan, bir filozof, bir lider...

3. sıraya tak die bir isim koyamadım açıkçası. Mesela, Fatih Sultan Mehmet'in askeri dehası, Sparta kralı Leonidas ın cesareti, Başlı başına Sokrat belki, Atilla olabilir. Tomas Edison neden olmasın? Bence 3. hayran olduğuma bir isim yazmıyım diğerlerine ayıp olmasın=)

Bu MiM i kime paslasam die düşündüm. Optio olsun mesela. Optio geri dön artık bak mimledim seni=)

23 Nis 2008

Siyaset

"Herşey olacağına varır" felsefesini benimsediğimden bugüne siyasi yazılar yazmıyordum. Gündemi sarsan, siyasetle ilgili konular hakkında fikir beyan eden postlardan özenle kaçınıyordum. Bugece, bu perhizi bozmak istiyorum.

Günümüzün en büyük siyasi sorunu apolitik gençlerin kaygısız yaşam tarzlarıdır..
Siyaset: Çobanlık demektir. Daha detaylı bir tanımla; Arapça, at talimi anlamına gelir. . Yani ya talim edilenlerden olucaksınız veya talim edenlerden. Ya çoban, ya da sürüde bir koyun olucaksınız. Değişik alternatifler de var tabi. Mesela anarşik bir kurt olup; sürüden kuzu kapıcaksınız. Belkide cobanın yardımcısı bir köpek olup sürünün idaresinde rol alıp verilen kemikleri yalıyacaksınız. Belkide ot olup nefes alabildiğiniz sürece zevkle yaşayacaksınız. Bu gibi bir sürü örnek verip konuyu bir La Fontaine masalına çevirmek, çok basit olurdu...

"İnsan düşünen bir varlık" ise; lütfen düşünün. Bir insanın, diğer birçok insanı, kendi arzusu ile yönetip o insanların emeklerini, sağlıklarını kısacası varlıklarını sömürüp, kendisi için inanılmaz çıkarlar sağlamasına göz yummak mı istersiniz??? Sizler köle, sizi yönetenlerde efendiniz mi?

Efendiler; siyasetle uğraşmak, sadece siyasetle uğraşmayanları yönetmek ve yönlendirmek değildir... Siyaset ile ilgilenmenin en asli kazancı, sömürülmemek için bilgili ve uyanık olmaktır..

Umursamaz gençlerimizi suçlamak, sorumsuzluğumuzun vicdan azabını hafifletmekten öte bir hareket değildir. .

Siyasi genel kültür bilgisi edinmek ve siyasi gündemi takip etmek insani bir sorumluluktur. Gençlerimizin bu bilince sahip olmaması tamamen ebeveynlerinin yeterince örnek olamamasındandır...

Gençlerimize sahip çıkalım.. İnsanlık geleceği, gençlerimizin bugününde, aşikardır.

"Efendiler, bu nutkumla, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.

Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

Bu sonucu, 'Türk gençliğine emanet ediyorum."



23 Nisan Kutlu olsun.

22 Nis 2008

MiM

Mimlenmeyeli bir asır olmuş gibi=) Saolsun ZoitsA bu hasretimi körelticek bir soru sormuş.

Mutluluk nedir???

Hiç bir derdin, tasanın olmadığı. Hiç birşey düşünmediğim bir aralıkta ansızın yüzümde açan bir gülücüktür; mutluluk....

Ben kimleri mimlesem?? meselaa Başak , Dilekss bi dee Serra olsun.

Sıradan

Hayatımda beklenmedik ve ani değişikliklere pek yer yoktur.
Birşeye nasıl alıştıysam öyle gitmesi daha çok hoşuma gider.
Hele ki belirsizlikler, beni, cidden cileden çıkarmaya yeter.
Sıradan ve kendi kontrolümde sıradışı olmayı; seviyorum...
=)


20 Nis 2008

Umut

Zaman denilen sadakatsiz anlar topluluğunun bana öğrettiği en önemli ders: Umut denilen kandırmacanın, canımı yakmak için sinsice yanıma sokulan bir hain olduğudur....

Mutlu olmayı mı unuttuk biz? Yoksa mutsuz olmak daha karizmatik diip, "Biz büyüdük te, kirlendi Dünya" türküleri söylemeyi mi tercih ettik?

Biz umuda olan güvenimizi hangi ara yitirdikte, Yok pahasına tüm umutlarımızı kapı dışarı ettik???



Birbirimize bu kadar yakın olmayalı heralde 1 sene olmuştur...
*Ne hissedeceğimi bilmiyorum; mutluyum, endişeliyim, öfkeliyim, heyecanlıyım, şaşkınım, korkuyorm, yine mutluyum. Tüm bunları Vb lerini bi arada ifade edebilen bir duygu war mı??

15 Nis 2008

Makber

Habgahım makber olmuş, mağripin şafağında.
Ömrüm tükenmiş, bir hayali maşukanın ardında.
Hayat bir rüya imiş, beden ile; Dünya haclegahında.
Her yer karanlık. Hani pür-nur, o mevki ya Rab?

21 Mar 2008

BoŞ

Bugünlerde içimde bir tatminsizlik war.. Garip bir öfke, yorgunluk, kararsızlık, belirsizlik ve sessizlik war...

Herşeye karşı olmak istiyorum, herkezle alay etmek ve bol bol çekinmeden dilediğimce küfretmek istiyorum..

İlginç olan bi şekilde bu halimi yansıtıyor olduğumu düşünmeme sebep olabilicek çevresel tepkilere mağruz kalmam.. Mesela feci bir şekilde alay etmek istediğimde; karşımda ki insan, ciddi bir tavır takınıyor ve ben tek kelime alay cümlesi kuramadan hevesim kursağımda kalıyor.. Tam küfredicekken, yakınımdakiler uzaklaşıyor... Dinlenmek istediğimde daha çok yorucu saçma uğraşlar edinmek zorunda brakılıyorum.. Bir bakıma cevremde ki bu yaklaşımlar; saygı değer. Çünkü beni tanıyanlar belki de karakterime zarar verebileceğim eylemlere mani olmak adına pasif bir direniş benimsiyor olabilirler... Bu olumlu düşünce büyük bir moral kaynağı benim için fakat, ne yazık ki bu halimin belirsizliği ve depresif halimin, gelecek kaygılı kararsızlığı; herhangi bir düzelme belirtisi dahi göstermiyor.

Birşeyler eksik hayatımda ve artık ben, ne; neyin eksik olduğunu düşünmek istiyorum.. Ne de daha fazla eksilmek istiyorum....

Öyle işte...

13 Mar 2008

Karnaval 2008

Efendim, karabulutları dağımak adına bi post yaziim bari=)
Geçen hafta, karnaval haftasıydı, kardeşimde bu vesile ile canım İstanbul'dan kalkıp buralara kadar geldi... Ben, arkadaşlarımın tüm ısrarına rağmen asosyalizm de ısrar ederken, "Karnaval gelmiş, neyime" modunda oyunla kafayı yemiş bir halde, ev sınırlarımın dışına çıkmayarak günlerimi heba ediyorum. Kardeşimse, evin yolunu zor buluyordu=). Neyse Tanrısal bir kudretle mi bilinmez karnavalların son günlerinde 4 günlüğüne net bağlantım kesildi ve ben mecburen dışarı çıkmak zorunda kaldım.. Pazar günü Karnavalların son günü idi ve yine garip bir tesadüf uzun süredir göremediğim arkadaşlarımla geçirdiğim çok güzel bir gündü.. İlk defa mahkus talihime şükrettim=)

Geçen pazardan kalma birkaç resmi, yaşadığımın ve nadirde olsa dışarı çıktığımın bir kanıtı olarak buradan yayınlıyorum..


------------

-----------

------------


Okan(kardeşim) bu gece İstanbul yolunda..
Bu yılın karnaval sözü "Beni uyutun, bi daha ki karnavallarda uyandırın" oldu:=)

3 Mar 2008

Lineage Furyası

Oynadığım oyundan bir kaç resim paylaşiim sizlerle...










27 Şub 2008

Kesik Kesik

Benim küçük, gizli bir şalterim wardır.
Hayatımda birşeyler ters gittiğinde,
Çevremde beklenmedik, kötü olaylar geliştiğinde;
Şalterimi kapar, insanlardan kaçar,kendimi saklarım.
Yanlış bir savunma biliyorum ancak ben böyleyim.
Kimsenin beni anlamasını veya bana acımasını istemem..
Sadece yalnız kalmak, güvende olmak isterim,
Sessiz kalıp, kara bulutların dağılmasını beklerim..
Birçok arkadaşım; kara bulutları, muhabbetle, eğlence ile dağıtmam için çabalar.
Oysa bu dializ makinasından ayrı düşmüş hasta misali canımı daha cok yakar.
Bu kış çetin gecti, hala kara bulutlarım dağılmadı..
Bi süredir bi oyun oynuyorum net üzerinden,
Hem zevk, hemde bu inzivaya çekildiğim mağradan yavaşça çıkma çabası...
İşte bu sessizliğin sebebi budur...
Bu gece, eski dostum 'aşk' ın kısa ziyareti, düşürdü cenemi...
Aslında hoş bir muhabbet değildi,
Sessizliğe iyice batıp, şarkılara anlam yüklemek gerekti..
Aksine yazıyorum...
Çünkü aşkın acısıda, mutlusuda, karşılıksızıda, limidet şirketliside paylaşılmalı..
Zaten paylaşacak, anlatacak tek bir kelime yoksa aşk gerçek değildir...

Benim halim böyle..

Allah şehitlerimezin ailelerine sabır, askerde yakını olanlara huzur, ihsan etsin..

14 Şub 2008

Hedaye


Babamın, ailemize sevgililer günü hediyesi...





Gerçi yarı parası benden çıktı ama olsun:=)


150cc Çin malı, inanmazsınız; aldık, yarım saat sonra eve getirdim bozuldu...
Yarın, geri goturucez...



Çin malı, Uzak durmalı.. Konu mankeni ile şık bi tanıtım yapıcaktım, çok para istedi.. Annem dünden razı:=) Bi de kullanmayı bilse kimse tutamaz:=)

Herkeşin sevgililer günü kutlu olsun...

Bi sevgilim bilem yok,
anlıyormusun,
Hadi gülümse...