9 Ara 2007

Mutsuz

I see desperate people's unhappy faces...
Ne kadar çok mutsuz insan war Dünyamızda.. Asık suratları, isteksiz konuşmaları ile etrafımızı çevreliyorlar... Bazen bir esnaf, bazen durakta bekleyen yaşlı bir teyze, bazen bir akraba sıfatında.. Bazende bir aynanın içinden bakıyorlar gözümüze.. Birşey anlatmak isteyen gözleri oluyor genellikle ancak kelimeleri çoğunlukla anlatmıyor; gözlerinin sözlerini.. Belkide anlatmak değil, anlaşılmak istiyorlar gayriihtiyari...

Herkezin derdi, kendine ağırdır..
Bazen anlamak istesekte gözlerin söylediklerini, içten dinlemiyoruz ruhların fısıldadığı sözcükleri... Kendi sorunlarımızı hatırlamak istemiyoruz belki veya yardım edemeyecek kadar yorgun oluyoruz.. Zaten biz anlattıkta anladılar mı mutsuzluğumuzun sebeplerini? Uzanan elimizi, tutan oldu mu kurtarmak için? İnsan olmanın bedeli, belki bu ara ara gelen mutsuzluk.. Belirsiz zamanlarda ödenen bir vergi..

Değişti Dünya, biz de değiştik ..
Zamana ayak uydurduk işte.. Başka bir meydan da, başka bir savaş artık yaşamak.. Çalışmak; ödüller satın almak için.. Mesafeli olmak; ihanetlere tedbir için.. Dinlememek; duymamak için, Düşünmemek; geri kalmamak için : En değerli erdemlerimizden oldu.. Dünya, bu erdemlerin yüceltildiği bi mabed oldu.. Ya bu mabedin ilmine sığınıp kurtuluruz, ya da kahroluruz, yok oluruz.. Yaşamak için değişmek gerek.. "Değişmeyen tek şey; değişimin ta kendisi" iken: efsanelerin peşine düşüp, boşuna çile çekmek anlamsız.. Bizde sevdik zamanında, kıymetimiz bilinmedi.. Bizde yardım ettik, vefasızlıktan yorulana dek.. Bizde dinledik dostlarımızı, sıvazladık sırtlarını oysa onlar tanımadıkları erkek veya kadınların peşinden giderken sormadılar bizim halimizi.. Bizde düşündük hayatın anlamını, nedenleri, sorunları; çözemedik hiçbirini.. Çalıştıkça, kazandık.. Kazandıkça satın aldık.. Özgürlüğümüzü, güzelliğimizi, gücümüzü hep satın aldık.. Bugün saygı duyuluyorsa bize, medenice yaşıyorsak bu bedende; her değeri alınterimizle satın aldığımızdandır... Doğrusu bu, mutsuzluksa doğru olanın bedeli; öderiz...

Yaşamak için yalnızlık şart mı?
Ne oldu bize?? Hardporn sevişmelerde, fantastik hayallerde yaşıyoruz aşkı.. Tanışmadan derinden, boş muhabbetlerde tadıyoruz dostluğu.. Bizde ki mutsuzluğun sorumluluğunu kırık hatıralara yıkıyoruz.. Yalnızlığımızın kaçınılmazlığını kendi kendimize zorla öğretiyoruz.. Neden olduk böyle?

Doğru die benimsediğimiz erdemlerimiz, zamanın şartlarına uymak adına terk ettiğimiz mutluluğumuz oluyor.. Kimsenin suçu yok. Biz terk ettik mutluluğu.. "Sadece bir kez aşık olur insan" demedik mi? Kendimizi bilmeden sevip, sevgiyi bilmeden ayrılıp.. Yaşanmışları, yaşanamayanlarla kıyaslayıp takıntılar edinmedik mi? Kendi dostlarımıza, dostluklara ihanet edip, değersiz insanların peşinden gitmedik mi? Az a tamah etmeyi unutup, kendimizi bugday ambarında hayal etmedik mi? Düşünüyor görünmek için, ilgilenmediğimiz halde, düşünenlerin muhabetlerine girmedik mi? Önceliklerimiz farklı iken, idealler edinmedik mi??

Şimdi çıkmış eski acı hatıralımızı, sislerin ardında kalmış tanıdıklarımızı, sahip olamadığımız imkanları suçlayıp; şeytanla yaptığımız sözleşmeye uyuyoruz.. Günübirlik yaşayıp, yalnızlığımızda, kendimizi dost ediniyoruz.. Birey olmak adına insanlığını satmışlar sürüsü olduk çıktık.. Yine de kendimize, sonuna kadar inanıyoruz..

Aşktan, dostluktan, akrabalıktan uzak durup; bencil insanların dedikodusunu yapıyoruz.. Düşmüşe el uzatmadan, boş kalmış uzanan ellerimizin isyanını haykırıyoruz... Yazık bize.. Yazıklar da oldu herbirmize.. "Zaman" die kandırıldı insan.. Umursamazlığının; tüm lanetini üzerini aldı ve yaşadı.. Bir tabutun içinde yaşıyor olsa bile; yaşadı işte.. Yalnızlık tabutu ile gömüldü insan.. Soldu, umutsuzluktan ve kahroldu mutsuzluktan...

Geç değil.. Sadece anla..
Gülümse yüreğin acısa bile, yalnız kalmaya inat; selam ver tanımadıklarına bile.. Uzanmayan ellere dahi uzat elini. Sıcacık ve içten ol. dürüst ol.. Bunca utanılası sey erdem olmuş iken; gerçek senden, utanmak neden?.. Sevmediğinde, söyle; kibar olmak adına yalancı olmak neden?? Susma, söylenecek sözlerin war iken.. Uyuma, güneşli gün tüm güzellikleri orataya çıkarır iken.. Yağmurlu bir günde, sıcak bir kahve ikram et, kimseyi bulamazsan en azından kendini davet et.. İbadet eder gibi temizlik, yemek yap.. Şarkı söyle yüreğinin atışını duyduğun her yerde.. Gülümse.. Deli deseler bile gülümse.. Sen güldükçe, Dünya da gülücek, gözlerine... Sen selam verdikçe, selam alıcaksın.. Yardım ettiğin vefasızların vefası, başka birinden gelicek, görüceksin..
Ve aşk.. Tanrım ne güzel duygudur aşk.. Sen aşık oldukça, aşıklar sarıcak çevreni.. Yücelticekler en aptalca sözlerini ve hareketlerini.. Aşk yaşamak içindir.. Hatırlamak için değil.. Aşk, insanın kendine verdiği değerdir, karşısındakine harcadığı emek değil.. Gidenin ardından ağlamak neden? O değer veripte kendine: yüceltemediyse duygularının senfonisini; "hain" die suçlamak neden??
Aşık olamıyorsan yeniden: Hiç aşık olmamışsın...

Gülümseyin. Çünkü gülümsemek sadece insanlara bahşedilmiştir..

3 yorum:

---OPTiO--- dedi ki...

gunooo..bugün kafam cidden sacma..
sonra gelip yazicam bu yazina ;)) simdilik kacar ben...görüsürüz ;)

Arolium dedi ki...

gerçekten geç değil dostum..

Ñé×ëÑ®§ dedi ki...

@Optio
Günışığım benim, sen mutlu ol, biz hep buralardayık:=) Bu arada Fotoğrafçılıkta çok başarılısın yeni çalışmalarını merakla bekliorum.. Doğa fotoğraflarını çok seviyorum.. Sizin çevre de doğa ile iç içe bi başka yansıyo güneş bile yeni fotolar beklioruz Optiocan..

@Arolium
Geç değilde, insanlar korkmuş sanki veya küsmüş gibi.. Bu dediklerimi kendileride biliolar ancak bulundukları yolu sahiplenmişler. Acısı ile tatlı ise. Hayatta böyle zaten ama bu yolları onlara sadece özgürlük veriyor. Özgürlük karşılığında da , mutluluklarını ellerinden alıyor bu realistik yol..

Neyse belki gerçekten doğru yol budur bende "Biz büyüdük te, kirlendi Dünya" derim..