10 Ara 2008

Wind of change

"Değişmeyen tek şey değişimdir."
Bu söz, oldum olası pek içime sinmez. Herakleitos'a ve karizmasına sözüm yok ama ne biliim değişmeyi sevmiyorum belkide. Yine de değişiyorsak eğer. Nasıl değişmeli? Öyle farkında olmadan değişmek kolay değil benim için. Bu şekilde bir değişim ancak varlığıma ve zekama hakaret olurdu. Bilgi ve becerilerim insan olmak adına kullandığım silahlarım iken; hayvanca, rasgele yaşamak, türüme hakarettir. Tüm saygın ilimler belirli metodlar ile yüksek olasılıklı öngörülerde bulunurken, üç bin yıllık birikimlerimizi hiçe saymak, saçma. Nitekim bilmediğim herşey beni korkutur ve değişim bilinmez sonuçların umutlu olasılıklar ile beklentiye dönüşmesi olucaksa: Benim için, kabul edilemez. Peki ama nasıl değişmeli?

Gittiğim hiç bir yer, hiç kimse, hiç bir şey benim değil gibi hissediyorum. Bu hiçlik, kış buhranından çok daha ağır. Çevremde ki herşey aynı olsada ben değişiğim gibi ancak değişmiş değilim. Sadece değişmeliyim. Bunu öylesine yoğun hissediyorum ki her anımda kaybolmuşum sanıyorum. Sanki herşeye yabancılaşmışım.

Değişmeliyim ve birçok şeyi de değiştirmeliyim. İstesemde, istemesem de.

Hiç yorum yok: